10-09-2023 11:14:10 Son Güncelleme: 18-02-2024 20:06:10

DİCLE OLCAY: Birçok türü söylemekten keyif alıyorum

DİCLE OLCAY: Birçok türü söylemekten keyif alıyorum

 

Müzik kariyerinde başarı basamaklarını emin adımlarla tırmanan Dicle Olcay, Manşetteyiz Dergisi Eylül sayısının kapak konuğu olduğu. Güzel şarkıcı; müzik kariyeri, hedefleri ve yaşamına dair çok samimi açıklamalarda bulundu.

Röportaj: Şükriye Özgül

Sizi yakından tanıyabilir miyiz?

Tüm Manşetteyiz okuyucularına selamlar ve sevgiler, ben Dicle Olcay. 18 yaşından beri profesyonel sahne alıyorum, 2011 yılında O Ses Türkiye yarışmasına katıldım ve Murat Boz’un takımına girdim. Yarışma sonunda Murat Boz’dan back vokallik teklifi aldım ve İzmir’de başladığım müzikal kariyerimi İstanbul’a taşıdım. Daha sonra Murat Boz’la birlikte Bengü, Tan gibi isimlere de toplamda 5 yıl back vokallik yaptıktan sonra 2017’de ilk teklim Zamanında’yı yayınladım ve solo kariyerim başlamış oldu.

Müzik hayaliniz miydi?

Sanıyorum ki şarkı söyleyen herkesin hayalidir müzik. Benim için de tabii ki öyleydi. Bizim ailede sesi güzel çok insan vardır, ben de belli bir yaşta sesimin güzel olduğunu fark ettim ve ailemi ikna etmeye çalıştım. Onları da bu hayale inandırdıktan sonra bana desteklerini çeşitli kurslara göndererek desteklediler. 2007 yılında Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı’nı kazandım. Eğitim hayatım devam ederken sahne almaya başladığım için okulu biraz aksatsam da…  -12 yılda da olsa okulu bitirdim.

Müzik benim için bir hobiden fazlasıydı.

Nasıl başladı müzik kariyeriniz?

Daha önce biraz bahsettiğim gibi bizim ailede herkesin sesi güzeldi özellikle babam çok güzel şarkı söylerdi. Ben de evde kendi kendime şarkı söyler ailemden beni dinlemelerini isterdim. Bir gün hiç unutmuyorum ablama beni dinlemesi için neredeyse yalvardım. Şarkıyı bitirdiğimde beni annemin ve babamın yanına götürdü ve “Dicle’yi dinlemeniz lazım gerçekten sesi çok güzel” dedi. Konservatuvarı kazanana kadar İzmir’de çeşitli kurslara gidip, dönemin en iyi hocalarından dersler alsam da annem bunun bir hobi olarak kalacağı konusunda çok emindi. Hatta kendi alanı olan Denizcilik İşletmeleri’ni okumam konusunda çok ısrarcıydı. Üniversite sınavında Denizcilik İşletmeleri’ni kazandım ve ona bir de konservatuvar sınavına girmek istediğimi söyledim. Zaten istediği bölümü kazandığım için bir şey demedi ve denememi söyledi. Yetenek sınavı sonrası Ege Üniversitesi Konservatuvarını kazandım ve müziğin benim için bir hobiden fazlası olacağı kesinleşmiş oldu.

Nasıl keşfedildiniz?

Okulda eğitim almanın yanı sıra İzmir’de çeşitli mekanlarda sahne almaya başladım. O sıralarda O Ses Türkiye ilk sezonunu çekecekti ve elemeler başlamıştı. Bir arkadaşımın ısrarıyla kendimden çok da emin olmadan İzmir elemelerine katıldım. Elemeleri geçtim ve İstanbul maceramda bu dönemde kısmi olarak başladı. Programdan sonra Murat Boz’un back vokalliğini yaptığım dönemde İstanbul İzmir arası gidip gelerek çalışmaya başladım. 2014 yılında da temelli olarak İstanbul’a taşındım. İstanbul bana çok uğurlu geldi diyebilirim, geldiğim hafta Emirgan’da birçok ünlü ve tanınmış kişinin uğrak yeri olan bir mekanda çalışmaya başladım. Bu yer bana yeni olduğum şehirde aynı işi yaptığım ya da aynı sektörde olduğum kişilerle tanışma ve arkadaş olma şansını sağladı. Kariyerimin en önemli anlarından biri olan ‘Aç Kapıyı Gir İçeri - Uzun İnce Bir Yoldayım’ şarkısının Cem Öget’e ait düzenlemesini Fi dizisinde söyledim. Şarkı YouTube’da neredeyse 20 milyon dinlendi. Çoğu kişi şarkıyı çok iyi bilse de seslendirenin ben olduğumu bilmiyor ama bu sayede o yaz birçok düğünde sahne aldım ve solo kariyerimde daha azimli ve kesin adımlar atmaya başladım.

Hayata bakış açınız nasıl? Zorluklarla baş etmek için var mı koruyucu kalkanınız?

Eskiden kendimi çok eleştirir, hatalarıma ya da eksik bulduğum yönlerime tahammül edemezdim. Artık bu yaşımda her şeyin insan için olduğunun bilincindeyim. Hatalarımla büyüdüm, eksikliklerimi tamamlamak adına attığım her adım beni yukarı taşıdı. Eskiye takılı kalmak yerine geleceğe odaklanmak iç huzurumu da perçinledi.

Birçok türü söylemekten keyif alıyor ve kendimi farklı soundlarda da iyi hissediyorum.

Müzik dünyasını değerlendirmeniz gerekse, neden günümüzde kalıcı parçalar üretilemiyor?

Kalıcı parçalar üretilmediğine katılmıyorum. Bence eskiden insanların daha kısıtlı bir zevk paleti vardı, şimdi türler çoğaldı ve her türün kendine has ünlüsü/başarılısı var. Toplum hafızasında yer edecek birçok yeni parça çıkıyor sadece eskiden daha dar bir alandayken şimdi her müzisyenin çok daha geniş oyun alanları var. Kimse tek bir türle kendini kısıtlamak istemiyor ve müzisyenler türler arası geçiş yapıyor. Bugün pop yapan birini yarın daha rap ağırlıklı bir soundda duyabiliyoruz. Her şeyin çağa ayak uydurduğu günümüzde müzisyenin yerinde saymasını beklemek biraz acımasızlık gibi geliyor. Örneğin ben birçok türü söylemekten keyif alıyor ve kendimi farklı soundlarda da iyi hissediyorum. İki saatlik bir sahne programında Türkçe Pop’tan Arabesk’e, Reggaeton beatlerin olduğu şarkılardan daha Rock soundlu coverlara kadar her şeyi söylüyorum. Türkiye için kültür mozaiği denmesinin bence bir diğer nedeni de farklı soundları bu denli içinde barındıran şarkılara sahip olması.

Sektörünüz kaygan bir zemine sahip. Hiç ayağınızı kaydırmak isteyen oldu mu?

Masa başı çalışan insanların bile iş yerinde çalışırken yaşadığı sorunlar var, bu müzik dünyasında yok diyemem. Sadece biz daha halka mal olmuş işler yaptığımız için yaptığımız işlerle ya da bizimle ilgili birçok yoruma maruz kalıyoruz. Bunların bana yararlı olabilecek, geri bildirim olarak kabul edebileceklerimi alıp yoluma devam ediyorum. Ben insanların kendi yolunda yürümeye niyet ettiklerinde neredeyse hiçbir şeyin onlara engel olamadığına inananlardanım. Belki biraz gecikmeye sebep olabilir dış etkenler o kadar. Kişinin geleceği yer bence en başından kendini hali hazırda belli ediyor.

Eylül ayında çekimlerini yapacağımız yeni bir YouTube projemiz var.

Yeni projeleriniz neler?

Temmuz’un son haftasında Benim Ol’u yayınladık, sırada söz ve müziği Onurr’a ait bir şarkı olan Seninim Ki var! Yönetmenimiz Melih Kun ve ekibi ile iki klibi aynı gün çektik ve Eylül sonunda da Seninim Ki’yi yayınlacağız. Onurr’u hem müzikal olarak hem de insan olarak çoook seviyorum. Onunla yollarımız tam bir yıl önce kesişti ve ona daha 90’lar sounduna sahip bir şarkı istediğimi söyledim. Seninim Ki’ye ilk dinlemede aşık oldum! Neredeyse bir yıl sonra Aerro düzenlemesine sahip şarkımızı çıkarıyoruz ve ben dinlemeniz için çok ama çok heyecanlıyım. Bunun yanı sıra Eylül ayında çekimlerini yapacağımız yeni bir YouTube projemiz var. Sahnede benden en çok istenen şarkıların yer alacağı bu projede dinlemeye gelemeyenlerin ya da gelseler bile bir daha bir daha dinlemek isteyenlerin tüm beklentilerini karşılayacağımızı düşünüyorum.

Maalesef günümüzde evlilik kurum ve kavramının da içi boşaltıldı.

Aşk ve evlilik hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ahh geldik o soruya… (Gülümsüyor) Aşka inancımı hiç kaybetmedim ama konu evliliğe gelince o kadar da emin konuşamam. Ben evliliğe inanıyorum ve evlenmeyi çok istiyorum diyemem. Bu kavramın genele vurulmaması taraftarıyım hatta. İnsan genel olarak ben evlenmek istiyorum diye düşündüğünde önüne çıkan herhangi biriyle evlenebilir. Ben karşıma işte şu an bu kişiyle evlenmek istiyorum diyebileceğim kişi çıkana kadar evlenmek istemiyorum. Neredeyse tüm kavramların içinin boşaltıldığı gibi maalesef günümüzde evlilik kurum ve kavramının da içi boşaltıldı. Bu biraz karnımız aç diye önümüze koyulan ilk şeyi yememiz gibi geliyor bana, oysa ben karnım açsa beni doyurabilecek bir şey gelene kadar yememe taraftarıyım.

Güzelliğinizin sırrı nedir?

Öncelikle bu övgü için çok teşekkür ederim. Herhangi bir sırrı yok aslında ama şuna artık eminim ki 30 yaşından sonra çehre, surat ve vücud oturuyor. Bence 30’dan önce kadınlar daha çocuksu görünüyor çünkü henüz hatları oturmamış oluyor. Bunun dışında çocukluğumdan beri spor yapıyorum özellikle ilkokulda uzun bir süre voleybol oynadım. Hala, özellikle kışın, düzenli olarak spora gidiyorum. Spor sadece kilo kontrolü için değil seratonin oranını arttırdığı için bile yapılmalı bence. Spordan her çıktığımda kendimi çok daha mutlu hissederken buluyorum.

Estetikte ufak dokunuşlar, insanın kendinin en iyi hali olmaya niyet etmesi bence.

Estetiğiniz var mı?

Ufak dokunuşları saymıyorsak yok diyebilirim. Sahne nedeniyle çok sık makyaj yapıyorum ve cildimin renk eşitliğini ve nemini korumak adına düzenli mezoterapi yaptırıyorum. Bunun dışında bazı noktalara dolgu ve çok sık yenilemediğim botoxum mevcut. İnsanın kendinin en iyi hali olmaya niyet etmesi bence biraz bu tarz dokunuşlar. Kendi cilt yapımı bozmadan ve çok da aşırıya kaçmadan bir bilene danışmayı hep seviyorum.

Kadınlar için bir motivasyon mesajı vermenizi istesek ne söylersiniz?

Günümüzde en çok kendini ispata biz kadınlar ihtiyaç duyuyoruz. Yıllardır neredeyse tüm çalışma arkadaşlarım kadın ve bunun faydasını devamlı olarak hissediyorum. Mücadelemiz artık kendimizi ispattan çıktı, kendi potansiyelimizi biliyor ve sürekli gelişerek büyüyoruz. Nolursunuz korkmayın, o ilk adımı atmaktan, konfor alanınızdan, size dayatılanlardan çıkmaktan. Çünkü başarı tam da orada, gözünüzde büyüyen ama birkaç adımla geçebileceğiniz yargılarla dolu o dağın arkasında!

  •   Etiket

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI