26-09-2020 15:07:23 Son Güncelleme: 05-10-2020 19:02:23

Ünlü Onkolog Dr. Yavuz Dizdar'ın hiç bilinmeyen yönleri...

Ünlü Onkolog Dr. Yavuz Dizdar daha önce hiç bilinmeyen yönlerini Şükriye Özgül'e anlattı. Yavuz Dizdar kimdir, nerelidir, nasıl bir çocukluk geçirdi, hayalleri ve daha birçoğu Manşetteyiz'e anlattı. Özel röportaj dizisini merakla okuyacaksınız.
Ünlü Onkolog Dr. Yavuz Dizdar'ın hiç bilinmeyen yönleri...

“Her şeyi içtenlikle verin ama hayatta beklentisiz olun… Elit olmak için çabalıyorsanız paradan önce bilgi ve kültür biriktirin… Hayatta başarılı olmak istiyorsanız önce mutlu olmayı ve sevmeyi öğrenin, kanaatkar olun…”

Bu sözler kanserle mücadele deyince ilk akla gelen isimlerden biri olan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar’a ait. Biz onu kanser hakkında araştırmalar yapan, “Hazır yoğurdu yemeyin… Ambalajlı sütü içmeyin… Yediğimiz tavuklar tavuk değil, tüketmeyin… Kokoreç milli yiyeceğimiz, rahatlıkla yiyin mutluluk yapar” demeçleri ile tanıyoruz. Halk onu çok seviyor, güveniyor. Ekranda izlediğimiz bazen sert bazen de esprili demeçlerin sahibi değerli hocamızı ziyaret ettim.

Çocukluğa, geçmişe, bugüne, süte, yoğurda, kansere umutlara… Kısacası hayata değindik.   

Nerelisiniz?

Biz aslında göçmeniz. Bizimkiler Balkanlardan gelmişler Karadeniz Ereğli’ye yerleşmişler. Babam oradan okumak için İstanbul’a gelmiş. Tıp fakültesinde okumuş, doktordu. Daha doğrusu cerrahtı ama yapamamış maalesef çünkü eldiven alerjisi çıkmış. Hayatını poliklinik yaparak geçirdi. SSK’da Tepebaşı dispanseri vardı o zamanlar, orada çalışırdı. Sonra oradan ayrıldı adli tıp kurumuna geçti, orada raportör olarak çalıştı. Ben doğma büyüme Beyoğluluyum.

Çocukluğunuzdan bahseder misiniz?

Ailemin 12 sene çocuğu olmamış. Ben sonradan olmuşum tabii. Bir de tek çocuğum. Annemin babamın göz bebeğiydim. Beyoğlu’nda kendi halinde bir binanın sonradan ekleme katı gibi mütevazı bir dairede oturuyorduk. Ben orada doğdum. Orta hallinin de altı bir ailem vardı. Babam doktordu ama maaşı anca yeterdi geçinmemize. Evimiz de sobalıydı. Ben üşümeyeyim diye mutfağa bile soba kurmuşlardı. Babam sabahın beşinde kalkar kömür kırardı ve beşinci kata kadar tenekelerle taşırdı. Annem çok titizdi kömür olmasın üstü başı diye bone taktırırdı ona. Hatırlıyorum babam sabah erkenden beş gibi kalkar sobayı yakardı.

Genelde külünü temizlemek için kullandığı maşanın sesi ile uyanırdım. O zamanlar kış şartları çok çetindi. Çift camlı soğuk geçirmeyen pencereler yoktu maalesef. Babam aralara nemi alacak malzemeler koyarak kendi eklemişti pencereye ikinci camı.

O dönem şimdiki gibi her evde birkaç televizyon yoktu. Sizin evde var mıydı televizyon?

Evimizde sadece radyo vardı. Televizyonu yılda bir kez izlerdim diyebilirim. Ankara’ya teyzemlere giderdik, orada izlerdim ancak. Bu şekilde lise yıllarının başına kadar geldim. Ortaokul bitimine yakın biz Pangaltı’ya taşındık. Ev hala durur orada. Kiraydı ama aile evi gibiydi. Halam derdim ev sahibesine. İstediğim zaman Nahide halama giderdim. O zamanlar komşuluk ilişkileri çok güzeldi. Bir şey piştiğinde herkes birbirine gönderirdi. Herkes birbirine her şeyi emanet ederdi. Eskiden bir de yaşlılarla birlikte oturulurdu. Bizim yanımızda da babaannem vardı. Kulakları ağır işitirdi, namazında niyazında bir kadındı. Annemle çok barışık değildi bana da ‘Yavrumun yavrusu, yarısı yılan yavrusu’ diye takılırdı rahmetli. Mutluydum çok bulunduğum ortamdan.  Bana göre bunlar makul yaşam şartlarıydı. Bana sıra dışı gelmiyordu bunlar. Olan bitenin çok farkında değildim. Herkes bu şekilde yaşıyor sanıyordum. Ta ki, ortaokula kadar…

Ortaokulda ne oldu?

Büyüdüm, ergen oldum artık. Bir gün bir arkadaşıma ders konusunda yardım etmek için onun evine gitmek istedim. İlk defa ailem bir yere gitmeme izin verdi. Yeşilköy’de oturuyorlardı. Oturdukları ev bizimkinden çok farklıydı. Yani orada başka bir dünya vardı, biz başka bir dünyadaydık. Ben herkes bizim gibi yaşıyor sanıyordum ama değilmiş. Eve dönünce babama sordum tabi. “Biz neden öyle bir evde oturmuyoruz” dedim. Babam gülümsedi sadece. Sessiz kaldı.

Devam edecek...

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI