...HER ANDIĞIMDA ONU AH İLE , KULAKLARI DEĞİL KALBİ YANARAK ÇINLASIN...

Ahhhhh AŞK ahhh...

Sen neler yaptırırsın insana iyi bilirim.Yakarsın kavurursun da, uğruna yaktığın dahi değil, halini bir yaradan anlar, kalbinin ilacıda Rabbinde olur.

 

Ben, görüntüsüne aşık olmadım bir erkeğin hiç.

 

Şefkatine, merhametine, mangal gibi yüreğine, adaletine, empati duygusuna, titri büyüdükçe bu dünyada, kendini yerle yeksan ettiği tevazusuna. Gülünce , içinin güzelligini gözleriyle gösteren gülüşüne aşık olurum ben.

 

Kanı deli, baba yiğit, eyvallahsız bir kadınım ya ben, bir hatasını görüp elimi masaya vurup kalkıp gittiğimde, beni kaybetmek istemediğini hissettirecek  adama...

 

Çünkü ben, aşkından ölsem, aşkımdan ölünse kaybedilmeyi göze alındığım hareketleri gördüğüm an, bunu hissettiğimde acımdan yansam da giderim kahrolsam da giderim.

 

Öyle bir severim, öyle net, öyle temiz, öyle çıkarsız, öyle değer veririm ki tırnağına gelecek zarara siper olurum, ama, kalbim ezildiğinde bir haklı giderim ki...

 

Ki, ömrü boyunca haklılığımın, taş gibi dik duruşumun altında ezilsin. Her andığımda  onu ahhh ile, kulakları değil kalbi yanarak çınlasın.

 

Kimsenin beş kuruşunu boğazımdan geçirmem kimseye gebe olmam, hiçbir dünyevi menfaati sokmam aramıza. Bilmeli ki, beni, onu yanında tutan sadece ve sadece aşktır aşk.

 

Ben aşk kadınıyım . Aşkın ta kendisiyim. 

 

Allah'tan başka kimse boynuma gem vuramadı bu yaşıma kadar çok şükür.

 

Yüreği, bileği dağ gibi dik başlı bir kadınım ya ben.

 

Bir tek sana boyun eğdim be aşk.

 

Bir tek sana boynum kıldan ince oldu bu hayatta.

 

Hele hele, o aşk acısının içinde tattırdığın lezzet var ya ...

 

Allahım benim içimdeydi, ben O'nun icinde. Allaaah derken, kendine sarılır bulursun kendini. Böyle bir kalbî tatmin yok be kuzum. Bulmanız imkansız hiç bir dünyevi aşkın içinde.

 

Soruyorlar bana, ne hissettin diye kanser teşhisi ve sonrasında .

 

Yalnız kaldığın gecelerinde bu psikoloji ile nasıl baş ettin.

 

Şu anda bile gözümden yaşlar akıyor yazarken. Kalbimdeki tarifsiz aşk duygusuyla dostlar. Oyle bir aşk ki, kemiklerim sızlarken tut elimi güzel Allah'ım dediğimde, elimi tutan, beni herkesten daha çok seven bir varlığın aşkının üzerine aşk arayışımdan utandım. Utanarak ona sığındım, beni affet diye diye onun aşkına teslim oldum. Kayboldum orda. Her gece kayboldum. Vallahi de başka aşka, başka ilgiye, başka sevdaya ihtiyaç duymadım. Başımı omzuna koyacağım bir gönüldaş aramadım. Sevenlerimin de duası sarmıştı dört bir yanımı çok şükür. Bedenimde acı varken bile kalbimde huzuru ben bir tek O'nda buldum. Sonra arındım, arındım, arındım...

 

Canım Allah'ım dedi ki " Seni benden daha çok kimse sevemez .Sen, nasıl birine aşık olmak istediysen, o elbiseyi sen giydirdin karşındaki insana. Aslında aşık da sensin maşuk  da. O aşk çeşmesi içinde akaaar akar durur.

 

Ey güzel kulum, bu dünyada sana verdiğim en güzel aşk evladının sana, senin ona olan aşkın. Ona sarıl onun cennet kokusunu içine çektikçe, sana verdiğim emanet için bana daha fazla şükret, bu hastalığa gösterdiğin sabırda bulduğun lezzete şükret. Kalbindeki  aşkın kıymetini bil"

 

Aaaah ah... Bilmem anlatabildim mi dostlar.

 

Umarim, sadece midelerimizi terbiye etmemisizdir. Bu hayatta aldığımız nefesin bile, bir tek bize ait olmadığının bilincinde bir ay geçirmiş olmamızı umud ediyorum. Herkesin gücüne göre birbirine el uzattığı , iyiliklerin daha çok yapıldığı ,  komşusu veya kapısındaki sokak hayvanları aç iken tok yatmayacak hassasiyetle bir Ramazan geçirdiğimize  inancım sonsuz.

 

İnanın dostlar iki günlük dünyada, heybemizde  iyiliklerimiz, fıtratımızda varolan ortaya çıkardığımız insani guzelliklerimiz yanımıza kâr ...