14-09-2021 11:49:00

Yüz binlerce yıllık hafıza, tehlikede mi? Anılar silinebilir mi?

Bu ayki konumuz 'koku' dostlar 'kokuların enerjisi'  'metabolik sistemdeki etkisi' 'yaşam döngüsündeki yeri ' yüzbinlerce yıllık hafızayı'  inceleyecek çok şaşıracağımız bir sohbet sürdüreceğiz. 

 
Koku 5 duyu organimizdan sadece biri ancak belki de bu zamana kadar ne kadar da etkili bir duyu olduğunun pekte farkına varmadan yaşamış olmamız muhtemel, zaman zaman hasta olduğumuzda kaybetsek de fazla uzun sürmediğinden biraz da hastalığın bitkinliğin den olacak pekte takılmadığımız bir konu.  Neyse buraya tekrar gelicez ama önce kokuyu başka yerlerde  gözlemleyelim.  
 
Geçen yılki yazılarımın birinde kokuların frekansların dan bahsetmiştik en yüksek frekanslı koku ise Gül'e aitti ve tahmin edersiniz ki bütün kokuların elbette yaydığı bir frekans alanı mevcut bulundukları alana veya kişiler üzerinde de bu titreşimi yayarak etraflarında kesinlikle  etkili bir alan oluştururlar. 
 
O yüzden koku seçimi yaparken sizin frekans alanınız da hizmet etmesini istediğiniz duyguyu yada sizi yansıttığını düşündüğünüz eş kokuyu bulabilmek burada çok önemli.
 
Bu konuyla ilgili  uzmanlaşmış kişilerden destek almak bakın yine kendini tanımak burada çok önemli bir nokta. 
 
Farkındaysanız hangi konuya gelirsek gelelim hayatın neresinden geçersek geçelim işin özü kendini bilmek ve tanımak noktasından başlıyor. 
 
Çünkü seçtiğiniz kokuyla senkronize olursunuz sizin ifadenizi destekler yada kendinizi ağır olmadığınız bir kişi gibi hissetmenizi sağlayabilir. Bu sizde güven sorunu başta olmak üzere pek çok duyguya yol açabilir. 
 
Elbette mekanların da, ailelerin, evlerin, markaların, da kokuları var ve bu kokular ilişkiler , satın alma kararları, huzurlu yada huzursuz  hissetme gibi pek çok duygu merkezini etkileyici nitelik oluşturmaktadır. 
 
Yıllar önce girdiğiniz bir markanın mağazadaki kokusunu başka bir yerde duysanız aklınıza gelecek ilk şey yine o marka ve aldığınız yada gördüğünüz ürünü olacaktır. Bu bakımdan size hissettirdiği duygu haricinde kokunun birde hafızaya çok güçlü bir etkisi vardır.  
 
Tabiki sadece bu kadar değil; bi hatırlayalım...
 
Frekans senkrazosyonumuzu, Duygularımızı ,  kararlarımızı ve hatta hafızamızı etkileyen bu kokular  yemek ve tat alma merkezlerimizde de çok çok etkili çünkü frekans yasasıyla çalışıyor biz tatların bir kısmını koku olarak alırız ve bu zevk doyum merkezlerini uyararak beyne sinyal gönderir öyleyse koku alamadığımızda tat alma merkezlerin de de hasar oluşur tanıma ve tanımlama bağ kurma alanında bir denge problemi yaşamaya başlarız aynı kendimizle olan bağ kurmayı doğru yapmadığımizda  hayatimizda yaşadığımız problemli alanlar gibi...
 
Kokular eğlence ve çok etkili  anı merkezleridir.  Çocuklarınız eve geldiklerinde onları karşılayan koku, yada sarıldıkların da aldıkları öz kokunuz unutamayacakları kokular arasında dır. yada pişen yemeklerin kokularıyla hangi yemek var tahmin oyunları onların yemeklerle hem bir bağ kurarak tatlara karşı olumlu pekiştirme yapmalarına destek olarak merak unsurunu tetiklediği için  yeme isteği de geliştirecektir.  
 
Ve şimdi başka bir yönden de  değerlendirmek istiyorum bu konuyu Düşünün böylesine önemli bir duyu ve son zamanlarda yaşadığımız hastalık sebebiyle bazılarımız yaşadı yada pek çoğumuz deneyimledik bu koku kaybını ama uzun soluklu bazılarının 6 ay sürmüş hala yok gelmiyor diyenler var.  peki niçin ???  Ve niye bu konu hiç gündeme gelmiyor???  Çok basite aldığımız için belki de!  Bilmiyorum bunlar benim değerlendirmelerim ama sizlerle de paylaşmak istedim. 
 
Bir virüs düşünün insanın tüm ana merkezlerini bir anda etkileyebilen bir alan da hasar bırakıyor.  Yaşama ihtimalimize karşı bizi yeni bir duruma hazırlıyor ya da böyle bir durumdaki yoksunluk hissiyle baş etme biçimimizi doğurduğu sonuçları tartıyor.  Açıkçası bu hissi kaybettiğimizde  siz neler yaşadınız ben bilmiyorum bizimle paylaşmak isterseniz de elbette çok sevinirim.  Ben hislerimi sizinle paylaşayım açıkçası benim için çok ama çok zor bir durumdu kendimi çok eksik hissettim çocuklarımın kokusunu alamamak, kendi kokumu duyamamak, yediklerimi tarif edememek, üstelik açlık ve tokluk hissi karıştı çünkü duygusal da  bir açlık hissettim, hatta kafamızın içinde bir uğultu sadece tat ve koku değil dengemizi de bozmuştu gerçekten çok zordu ve acaba ne kadar surecekti ?? ve benim aklıma gelecek için şu soruları  getirdi. 
 
*Bu deneysel bir çalışma mıydı ?
 
*Gelecekte hap tablet şeklinde bir beslenme olacak ve koku duyusuna ihtiyaç duyulmayacak mı?
*Hafızadaki çok etkili anı hafızası bu yolla ortadan kaldırılacak ki daha mekanik bir hafızaya geçiş  kolaylaşsın mı?
*İletişim ve bağ kurma kendini tanımayı zayıflatma.  Kurgusal bir tek tip insan modelinin ilk adımlarımıydı ?
 
Ve daha çok fazlası ancak bu durum bireyler ve  toplum sağlığı açısından oldukça  büyük tehlikeler içeriyor olduğunu düşünerek sizlerle paylaşmak ve sizlerinde yaşayıp hissettiklerinizi belkide paylaşmak isterseniz diye  sizlere de fırsat vermek istedim.
 
Belki de çok ironik gelmiştir size olabilir belkide hiç öyle bir hedefleme yoktur kimbilir ancak şu bir gerçek ki yaşadıklarımızın bizi götürdüğü nokta yukarıda yazdığım yönde ilerletmektedir. 
 
Geçen ayki yazımı takip eden sevgili dostlar bilirler;  geçen ay 2 damla yağ da ki hikmetle bitirmiş ancak açıklamamıştım, Zamanın hangi halinden geçersek geçelim yapacağımız en iyi şeyin bu dünyaya gelirken elimizde ki 2 damla yağa sahip çıkarak devam  edebilmek  olduğunu anlamıştık. Peki neydi bu 2 damla yağ ; Biri bu dünyaya ait insani yaradılışımız diğeri ise ebediyette sonsuz oluşumuz.  
 
Haydi sağlıkla kalın...
Bu yazıyı okumak dahi sizi şifa frekansına uyumlar sevgili dostlar...
Şifalar olsun hepinize...
 
 
Aile ve Sosyal İlişki Uzmanı 
Enerji Master
Tülay Şahin
 
@danismanliktulaysahin
0850 480 92 10
  FACEBOOK YORUM
Yorum

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI