24-03-2021 19:35:29 Son Güncelleme: 09-04-2021 20:45:29

Kadın şiddete karşı kendini nasıl korumalı? Uluslararası Güvenlik Uzmanı Levent Ağaoğlu anlatıyor…

Ünlülerin yakın koruması Uluslararası Güvenlik Uzmanı Levent Ağaoğlu kadına şiddet ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Şükriye Özgül'e konuştu.
 Kadın şiddete karşı kendini nasıl korumalı? Uluslararası Güvenlik Uzmanı Levent Ağaoğlu anlatıyor…

İstanbul sözleşmesi feshedildi. Edilebildi mi, edilemedi mi, şimdi ne olacak derken, Türkiye’de son 24 saatte 6 kadın cinayeti daha bildirildi. Çoğunun ortak hikayesi aynı, kadın ayrılmak istiyor erkek de gözünü kırpmadan onu katlediyor. Ortaya şöyle bir gerçek çıkıyor… KADINLAR KORUNAMIYOR. Bunu ne yakınları, ne polis ne jandarma ne de devlet… Hiç kimse yapamıyor. Pekiyi kadın kendi kendini koruyabilir mi, bunun bir eğitimi var mı ve işe yarar mı? Yakın koruma tutmak çözüm mü, maliyeti ne? Dünyaca ünlü kadınların da yakın korumalığını yapmış olan Uluslararası Güvenlik Uzmanı Levent Ağaoğlu’na sorduk. Enteresan tespitleri ve önerileri var. Bana en çarpıcı gelen önerisini paylaşıyorum hemen, zira sokak ortasında hunharca katledilen kadınları düşünürsek Hızır acil değerinde bu öneri. Şöyle diyor:” Adam elinde bıçakla saldıracak diyelim, uzaktan izleyenler için yapılacak en güzel hareket o anda ayakkabıyı çıkartıp adamın kafasına fırlatmaktır. Çok işe yarar bu, kadının hayatını kurtarır. Ama bunu yapacak cesareti yok bizim toplumumuz. Sorsan hepsi erkek, hepsi delikanlı. Bir Türk 10 kişiye bedel diyoruz. Bir zamanlar bu söz geçerliydi ama günümüzde geçerliliğini tamamen kaybetti. Bir kişi ayakkabısını adamın kafasına fırlatsa adam ayılana kadar kadını kurtarırsın. İnsanların bunu yapacak enerjisi bile yok, kafaları çalışmıyor.”

Röportaj: Şükriye Özgül

Dünyaca ünlü kadınlara yakın korumalık yapmış bir kişi olarak kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin bu derece artışını neye bağlıyorsunuz?

Tabi ki, tartışmasız eğitimsizliğe bağlıyorum. Hem aile içi eğitim hem de çocukların bu konuda eğitilmesi çok önemli. Ben bazen bu konunun uzmanları ile de konuşuyorum, onlar da şöyle diyor. Genlerinizde eğer şiddet varsa ne kadar eğitimli olursanız olun belli bir noktadan sonra bu şiddet eğilimi tetikleniyor.

KADIN ERKEKTEN ZEKA OLARAK GÜÇLÜ OLABİLİR AMA FİZİKSEL OLARAK ERKEK DAHA GÜÇLÜ, BUNUN AYIRIMINI YAPMAK LAZIM.

İstanbul sözleşmesi ya da benzeri faaliyetler şiddeti çözebilecek gibi mi?

Burada mesele İstanbul sözleşmesi ya da herhangi başka bir şey değil, burada mesele insanların birbirini anlamaması. Ben olaya Müslüman olarak bakıyorum ve Allah’a inanıyorum. Beni yaradan bana baskı yapmazken, irademizi serbest bırakmışken ne erkeğin kadına ne de kadının erkeğe baskı yapmaya hakkı yok. Kadınların da bazen baskıları oluyor erkeklere karşı ama çoğunlukta erkekler kadınlar üzerinde baskı uyguluyor. Kadınlar fiziksel olarak daha güçsüz oldukları için erkekler tarafından fiziki saldırıya uğramaları ihtimale daha yüksek oluyor, örneklerde de gördüğümüz gibi.

BİZDE 300 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ, AVRUPA’DA 500 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ KIYASLAMASI ÇOK SAÇMA. KADIN ÖLDÜRÜLMEMELİ, NOKTA.

Ne yapacağız pekiyi?

Bence her şeyin başı eğitim. Ciddi boyutta ve süreç isteyen bir eğitimden bahsediyorum, jenerasyonun değişmesi lazım, 20-30 yıl gerekebilir bunun için. Şu saatten sonra şiddeti yok etmenin ben çok da kolay olacağını zannetmiyorum.  Bizdeki şiddet olayı Avrupa ve Amerika’ya oranla daha az deniliyor. Ben bu kıyaslamayı da çok doğru bulmuyorum. Bizde 300 kadın öldürüldü, Avrupa’da 500 kadın öldürüldü kıyaslaması çok saçma. Kadın öldürülmemeli, nokta. Böyle bir ayrıştırmayı ben doğru bulmuyorum. Devlet yetkilileri bile bazen böyle kıyaslamalara gidiyor, yakıştırtamıyorum. Sonuçta bir insan öldürülüyor, bunun savunması, kıyaslaması olmaz.

KÜÇÜK YAŞTA ŞİDDETLE ALAKALI TRAVMALAR YOK EDİLMELİ.

Bir uzmandan bir hikaye dinlemiştim, şöyle bir şey söyledi. Yeniçeri askerleri savaşa gidiyorlar, bunlar arasında evli olanlar da var. Savaşa gidiyorlar ve bir yıl ya da birkaç yıl savaş bölgesinde kalıyorlar. Dönüşte çok ilginç bir şey yapıyorlar. Karaköy’de İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Engelliler Vakfı var. Eskiden askerler savaşmaya gidip seneler sonra döndüklerinde bu vakfın binasına gelirlermiş ve üstlerini başlarını burada yakarlarmış. Babası ölen çocuklar, kocası ölen kadınlar, bunların hepsi bu dönemde travma yaşamış. Bu travmalar 70 kuşağa kadar da aktarılıyormuş. Böyle bir travmayı yok etmek çok kolay bir şey değil, hatta imkansız bence, ama aza indirilebilir.

Eğitim şart diyoruz da, nerede verilecek bu eğitim, kim verecek? Bu o kadar kolay bir süreç değil ki…

Tabi ki değil, bir iki yılda ya da bir iki bakanın değişmesi ile olacak bir şey değil. Daha önce de dedim ya en az 20-30 yılda ancak bir kırılma olabilir. Biz eğitimsiz bir toplumuz. Bu toplum içinde şiddet uygulamayan da çok insan var onlar da bence kendini yetiştirmiş insanlar bu anlamda. Öfke kontrolü eğitimi çocukken okulda alınmaya başlanmalı ve bu eğitim aile içinde de devam etmeli.

Avrupa’ya gittiğinizde dikkat edin insanlar sıraya girerler bizde bu yok mesela. Ben ilkokuldan itibaren eğitim hayatımda sıraya girme eğitimi görmedim. Basit gibi görünen bu sıraya girme olayı bile çok önemli, bir hak ihlali söz konusu burada, saygı ihlali… Dejenere olmuş her şey. Bundan dolayı sözleşme olayı işin sadece teferruatı, biz önce birbirimize saygılı olmayı öğrenmeliyiz. Gencecik bir çocuk mesela, kız arkadaşını öldürüyor. Neden yaptın diyorsun, kaybetme korkusundan diyor. Neyi kaybetme korkusu bu? Senin malın değil ki bu kız, onu sen doğurmadın, ona sen emek vermedin, sen büyütmedin. Annesi babası onu büyüttü sen de geldin 3 ay ilişki yaşadığın kıza “benim malımsın” muamelesi yaptın üstüne yetmedi bir de benden ayrılacak gerekçesi ile öldürdün. Gelenekler bozuldu, Türk aile yapısı da sarsıldı bu daha çok tetikliyor bu durumu.

SOKAKTA ADAM KARISINI DÖVÜYOR, KOMŞULAR CAMDAN İZLİYOR. KABUL EDİLİR BİR ŞEY DEĞİL BU. BİR KİŞİ AYAKKABISINI ADAMIN KAFASINA FIRLATSA ADAM AYILANA KADAR KADINI KURTARIRSIN.

Çok acı örnekler gördük, son olarak çocuğunun gözleri önünde dakikalarca sokakta dayak yinen bir kadının görüntüsü servis edildi ve en acısı da insanlar öylece durup izlerken bir kadınla bir çocuğun hayatında tamiri olmayacak bir yara açıldı. Bu şiddeti görüp yardım etmeyenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizde maalesef müdahale kavramı çok kısır. Biz bir şeye karışmayıp, izlemeyi ya da gördüğümüzü videoya çekmeyi tercih ediyoruz. Orada olaya müdahale etmektense akşam ana haberde çektiği görüntüyü izlemek daha cazip geliyor insanlara. Bir de şöyle bir yaklaşım var, “aile arasına girilmez, o onun karısı” diyorlar. Karısı ne demek, onun malı değil ki o. Onun eşi o, hayatı paylaştığı kişi. Sokakta adam karısını dövüyor, millet camdan izliyor. Kabul edilir bir şey değil bu.

Öyle bir şiddet durumunda insanlar nasıl müdahale etsin saldırgana?

Bir kişi ayakkabısını adamın kafasına fırlatsa adam ayılana kadar kadını kurtarırsın. İnsanların bunu yapacak enerjisi bile yok, kafaları çalışmıyor. Adam elinde bıçakla saldıracak diyelim, uzaktan izleyenler için yapılacak en güzel hareket o anda ayakkabıyı çıkartıp adamın kafasına fırlatmaktır. Çok işe yarar bu, kadının hayatını kurtarır. Ama bunu yapacak cesareti yok bizim toplumumuz. Sorsan hepsi erkek hepsi delikanlı. Bir Türk 10 kişiye bedel diyoruz. Bir zamanlar bu söz geçerliydi ama günümüze geçerliliğini tamamen kaybetti.

Biz kadının ailesi, yakınları, devlet, polis, jandarma tarafından korunamayacağını anladık. Örnekler bunu gösteriyor. Kadın kendini nasıl korumalı, asıl soru bu? Savunma sporları mı yapacak, özel koruma mı tutacak?

Bütçesi varsa özel koruma tutacak ya da savunma tekniği öğrenecek ama aldığınız savunma eğitimini sokakta uygulamanız zor. Bence bunu yapmaktansa kadınların erkekler konusunda çok seçici davranmaları gerekir. Kriter belirlesinler. Kendilerini duygularına kaptırıp körü körüne tanımadıkları insanlara kapılmasınlar. Eskinin görücü usulü evlilikleri gibi araştırsınlar sevgililerini. İnsanlar zaten açık sözlü değil, maske ile geziyorlar, oynuyorlar… Bu yüzden kadınların iradeli olmaları, dik durmaları, araştırmacı olmaları lazım. İlişki normal bir şey ama araştırmadan, bodozlama girdiğiniz ilişkilerde zarar görme ihtimalini de göz ardı etmemek lazım. Bazen “sevgilimden kurtulmak istiyorum” diye arayanlar oluyor. Arıyoruz karşı tarafı, resmi bir firma olduğumuzu ve uyarı amaçlı aradığımızı bundan sonraki sürecin hukuki süreç olabileceğini söylüyoruz bu sefer de erkek derdini anlatmaya başlıyor. O da başka bir şey söylüyor. Orada ortayı bulmak çok zor.

Bazen kadın şiddet görüyor ama aynı erkeğe bir kere daha dönüyor. Yeni bir ilişkiden, yalnız kalmaktan korkuyorlar, yanlarında bir erkek olsun istiyorlar bu sefer de şiddet tekrarlandıkça tekrarlanıyor.

KADINI ÖLDÜREN BİR ADAM İDAM EDİLMELİ.

Cezanın ne olması gerekir sizce?

Bence idam gelmeli. Kadını öldüren bir adam idam edilmeli. Siz bu adamı yaşattığınızda bu adam hapse girdiğinde pişman oluyor, ama bir şekilde af çıkıyor adam birkaç yıl yatıp çıkıyor. Bu adam çıkmamalı, birini öldürmüş sonuçta. İdam uygulanmaya başlasın bakın düşüş nasıl başlıyor. Kadını dövdükten sonra dikkat edin erkeklerin hepsi kaçıyor. Kaç kişi var kadını dövüp, öldürüp polise telim olan? Çoğu kaçıyor.

Yakın koruma maliyeti nedir?

O anlaşmaya bağlı. Bir haftalık olabilir, bir aylık olabilir, bir senelik olabilir. Maliyeti asgari ücretin en az 4-5 katına çıkabilir. Devlete bazen müracaat edebiliyorlar. Devletin 280 bin polisi var, hepsini veremez. Benim bir talebim olmuştu, CİMER’e bir yazı gönderdim.  Türkiye’de bir milyona yakın güvenlik görevlisi var. Bunlarla alakalı bir eğitim semineri düzenleyip, kadına şiddet konusunda devletin vereceği bütçe ile koruma sağlanabilir. O zaman polisi de rahatlatabiliriz.

Ne oldu pekiyi bu talebin sonucu?

Bürokrasi çok… Kısa bir cevap geldi konu özel güvenlik daire başkanlığına aktarıldı diye ama 4 yıldır başka cevap çıkmadı.

Ünlüler camiasından var mı gelen yakın koruma talebi için?

Birkaç kişi oldu, koruma da verdik, olayı da çözdük.

Ünlülerden bir hanımefendinin babası aramıştı, kızı ile erkek arkadaşının sorunlarını detaylı bir şekilde anlattı. Ben şüphelendim ve “erkek arkadaşı ona silah çekmiş mi” diye sordum, o da kızına sordu ve “yok” cevabını verdi. Ama sonra kızı bireysel görüşmede anladık ki sevgilisi kızına bıçak çekmiş. Kız da bunu saklamış. Nedeni de erkeği seviyor olması. Böyle travmalar sevgiye bağlanıp saklandığı ve tolere edildiği zaman daha ciddi şiddet vakalarını ya da kadın cinayetlerini doğurabiliyor.

Erkekler neden sorun yaratıyor?

Erkek kadından çirkin olabilir, özgüveni olmayabilir, kadından yaşça küçük olması ya da büyük olması da erkeği şiddete teşvik edebilir, maddi dengesizlikler de olabilir.

 

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI