Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR - KUR'AN'DAN GERÇEKLER
  Güncelleme: 15-09-2021 12:09:00   02-08-2021 11:32:00

KUR’AN, DİN VE ATATÜRK-1...

Din demek, yarısı bize, bütün insanlara ve Allah ile olan iletişimimize zarar vereceği için yasaklananlar ve diğer yarısı ise fayda sağlayacağı için yapmamız istenen yaşam kuralları bütünü demektir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in vefatından başlamak üzere olan asırlar içinde, bu kurallardan uzaklaşılmış ve din kuralları şekilselleştirilmiş, hurafe ve rivayetler ile boğulmuştur. Aynı paralelde Hz. Muhammed’i örneklik de şekilselleştirilmiş ve insan olarak günlü yaşantısı, kıyafeti ne yiyip ne içtiğine indirgenmiştir. Aynı şekilcilik, Atatürk’ün yolunda olmaya da uygulanmış ve halen de uygulanmaktadır diye düşünüyorum.

1. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kur’an, dolayısıyla Atatürk’ün dine yaklaşımı konusunda ülkemizde 3 ayrı görüş ve grup bulunmaktadır:

* Dini değerleri yaşamdan ayrı ve uzak tutmak isteyenler, genelde Atatürk’e sığınmakta, onu kendi düşüncelerine kalkan yapıp, kendi fikir ve idealleri doğrultusunda istismar etmektedirler.

* Kendilerini İslâm dininin sözcüleri sanan bazı kimseler de, Türk Milleti için gerçek milli bir değer olan Atatürk’ü, dine karşı biriymiş gibi gösterme gafleti içine girmektedirler.

Buna göre her iki grup da Atatürk’ü dinden uzak gösterme yarışında olmaktadırlar.

* Üçüncü grup ise Atatürk’ün tüm yaşamına ve birçok konuşmasına ön yargısız yaklaşmakta ve gerçekçi gözle değerlendirmektedirler.

İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün din anlayışını, onun hakkında yapılan birtakım yorumlardan ve başkalarının ön yargılı sözlerinden değil; bu üçüncü grup gibi doğrudan doğruya bizzat Atatürk’ün kendi sözlerinden, demeç ve sohbetlerinden, en önemlisi de yaptıklarından incelemek ve değerlendirmek daha gerçekçi olacaktır. Böylece, bir taraftan Atatürk adına “din aleyhtarlığı” yapılırken; diğer taraftan da din adına “Atatürk aleyhtarlığı yapanların gerçek yüzleri aydınlanmış olacaktır diye düşünüyorum.

2. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dinî ve millî duyguları coşturan bir sosyal çevrede dünyaya gelmiştir. İslam dininin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'e büyük önem vermiştir. İlk Kur'an kültürünü ailesinden, soyu Şems-i Tebrizi'ye dayanan annesi Molla Zübeyde Hanım'dan almıştır. Zübeyde Hanım, oğlu Mustafa Kemal'e çok küçük yaşlarda Kur'an öğretmiş ve eve çağırdığı hafızlar sayesinde öğrettirmiştir. Yaşamış olduğu mahalle ve Selanik şehri ona çocukluğundan itibaren “Türklük” ve “Müslümanlık” kimliğini ilham etmiştir. Mustafa’nın ilköğrenimini gördüğü Şemsi Efendi Mektebi ve daha sonra devam ettiği Selanik Mülkiye İdadisi, devrin şartları içinde ciddi dini bilgiler veren öğretim kuruluşları idi. Hatta daha sonra girdiği Selanik Askeri Rüştiyesi ile Manastır Askeri İdadisi de programlarında aynı ciddiyet ve seviyede din kültürü veren kurumlardı (Şevket Süreyya AYDEMİR, Tek Adam, İstanbul, 1995, Remzi Kitabevi, c.III, s.46-50, Şerafettin DÖNMEZ, Atatürk’ün Çağdaş Toplum ve Din Anlayışı, İstanbul, 1998, Ayışığı Kitapları Yayınları, s.153-154).

Mustafa Kemal, çocukluk ve gençlik yıllarında, birçok dinî ibadet ve ayine katılmıştı. İlk gençlik yıllarında Selanik’te bulunduğu dönemlerde Cuma ve Teravih namazlarını kendi mahallesinde bulunan Kasımiye Camiinde kılardı (Ahmet Faruk KILIÇ, Atatürk ve Din, İstanbul, 2009, Değerler Eğitim Merkezi Yayınları, s.75, Sinan MEYDAN, Bir Ömrün Öteki Hikâyesi AtatürkModernizm, Din ve Allah, İstanbul, 2002, Toplumsal Dönüşüm Yayını, s.43).

Atatürk, meraklı ve sürekli öğrenme açlığında olması yanında, araştırıcı ve sorgulayıcı bir kişilik yapısındaydı. Daha lise öğrenciliğinden itibaren askerî konular yanında, ülkeyi ilgilendiren sosyal konular ve özellikle Kur'an temelli İslâm ile ilgilenir, her fırsatta Müftüler başta olmak üzere, sık sık Din ve Kur'an tartışmaları yapardı. Kur’an’ı daima merak etmiş ve fırsat buldukça öğrenerek inancını pekiştirme çabasında olmuştur. Tüm yaşantısına baktığımızda, Atatürk’ün, çocukluğundan başlamak üzere, Allah inancının ve Kur’an bilgisinin güçlü olduğunu görüyoruz. Anıtkabir Atatürk Müzesi'nde sergilenen Atatürk'ün kullandığı eşyalardan biri ve yanından hiç ayırmadığı bilinen 3,5 cm uzunluğunda 2.8 cm genişliğinde ve 1 cm kalınlığında çok ufak boyutta basılmış bir Kur'an-ı Kerim'dir. Atatürk haftanın belirli günlerinde dönemin önde gelen hafızlarına Kur'an okutturmuş, okunan ayetlerin anlamını da tartışmıştır. İşte yıllar içinde bu bilgiler, Atatürk'ün Kur'an'ın özüne ve Kur'an'daki İslâm bilgisine hakim oluşunu sağlamıştır. Çok güzel Arapça bildiği için Kur'an-ı Kerim'in hem orijinal Arapça metnini, hem de Fransızca ve Türkçe çeviri metinlerini defalarca incelemiştir. Onun okuduğu kitaplardan biri de Cemil Sait'in 'Kur'an-ı Kerim Tercümesi” olmuştur. Her anlayarak Kur’an okuyuşundan ve sohbetlerden sonra da

Hey büyük Allah’ım, Kur'an'a inanmayan kafirdir, bize nasıl yol gösteriyor. Bunları tüm dünyaya okutmalıyız" diye söylenmiştir.

3. Atatürk, işte bu ilk çocukluk ve gençlik aşamaları temelinde başlayan kendi inançlılığını şu sözleri ile vurgulamıştır:

“Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır. İnsanın dinsiz olmasının imkânı yoktur. Dinsiz kimse olmaz. Bu genelleme içinde şu din veya bu din demek değildir. Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve çok olgun olduğunu biliyoruz ve imanımız da vardır. Fakat bu inanışı nurlandırmak lazım, temizlendirmek, güzelleştirmek lazımdır ki hakikaten kuvvetli olabilsin.” “Yalnız şurası vardır ki din, Allah ile kul arasında kutsal bir bağlılıktır. Mutaassıp İslamcıların din komisyonculuğuna izin verilmemelidir. Dinden maddi çıkar sağlayanlar alçak kişilerdir. İşte biz bu duruma karşıyız. Buna izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan kimseler, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizin mücadele edeceğiniz bu ettiğiniz kimselerdir. (Sadi BORAK, Atatürk’ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev, Demeç, Yazışma ve Söyleşileri, İstanbul, 1997, 2.Basım, Kaynak Yayını, s.216-217, Genel Kurmay, Atatürkçülük, Atatürkçü Düşünce Sistemi, c.III, s.452-453, 458-459).

     Atatürk, sık sık, insanın dindar olması gerektiğine vurgu yapmış ve bir konuşmasında şunları söylemiştir;

"Din, insanların gıdasıdır. Dinsiz adam, boş bir eve benzer. İnsana hüzün verir. Mutlaka bir şeye inanacağız. Bu dinlerin en sonuncusu, elbette en mükemmelidir. İslâm dini, hepsinden üstündür - Banoğlu, Nükte ve fıkralarıyla Atatürk, s. 707".

4. Yine Kur’an’ın bütününü kavramışlığına dayanan şu vurgusu da bence çok önemli olmuştur:

"İslâm dini, Arabistan ve Orta-doğu sınırları içine hapsedilen bir Arap dini değildir. Kur'an, Evrenlerin ve insanların Rab‘binden tüm insanlığa sunulmuş bir mesajdır. Tanrı'nın bilgisini kapsayan bu mesajı, insanlığa duyuran Hz. Muhammed'dir. Bu duyuru, belirli bir ırk ve coğrafyayla sınırlı değildir. Bu duyuruyu kapsayan Kur'an, Dünya'nın sonuna kadar sürebilecek bir zaman dilimine, çok farklı iklimlere, apayrı alışkanlık ve kültürlerin olduğu geniş bir coğrafyada yaşayan insanların tümüne hitap edebilecek esneklikte bir kitaptır (Mustafa Sağ. Dini Atatürk gibi anlamak-2006).

     Özellikle son cümlesi ile Atatürk, Kur'an'ın donuk ve sadece Hz. Muhammed zamanındaki topluma değil, zaman üstü ve Al-i İmran-7’nci ayette belirtildiği gibi, her biri birer ibad etme /yani Allah’a kulluğu ifade etme hedefi olan Muhkem /değişmez /kesin ana kurallara ulaştırıcı araçlar /yöntemler olan ve her topluma hitap eden müteşabih /değişken /benzeşik mesajları ile canlı bir kitap olduğunun bilincindeydi.

Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem /değişmez ana kural özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken mesajlardır. Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan müteşabih /araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de "Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir." diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu ayırımını aklını kullanan, bu bilim ve düşünce sahiplerinden /ulul elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.”.

Bu ayet ve Zumer-23 ncü ayetlerde Kur’an’ın iki türlü mesajlı olduğu belirtilmiş olup, bunlardan muhkem olanlar, Din denilen Kur’an’daki değişmez, farz olan, zaman üstü ve her topluma uygun Dinin anayasa maddeleridir. Diğer mesajlar ise müteşabih denilen mesajlardır ve zaman ve toplumlara göre değişken özellikli mesajlardır. İşte Atatürk, Kur’an’ın 2 türlü mesajlı olduğu bu bilgisi ile şu açıklamaları yapmıştır:

"Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, dinin asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.”

"Hukukî hükümler zaman ve mekân içinde içtimaî heyetlerin uğradıkları değişiklere göre değişe geldiğinden, on dört asır evvelki zaman ve mekânın ihtiyacına göre lüzumlu ve kafi görülmüş olan esaslar yerine, bugün birçok mütenevvi kanunlar ve usuller konulmak zarureti görülmüştür. Bunlar dahi ebedî olmayıp zamanla değişmeye mahkûmdurlar.”

     Atatürk, gerçek ve içten olan inancı paralelinde TBMM'nin açılışını, 23 Nisan 1920 Cuma gününe ve Hacı Bayram'ı Veli Camiinde kıldığı namaz ve bizzat hutbeyi okumayı takiben, kurban ve dua eşliğinde gerçekleştirmiştir.

     Atatürk, Allah'a şükretmeyi bir alışkanlık haline getirdiği gibi, bunu çevresindeki insanlara da tavsiye etmiştir. Örneğin büyük musiki yeteneğine sahip olan Safiye Ayla'ya, sahip olduğu bu yetenekten dolayı Allah'a şükretmesini önermiştir.

     Atatürk, gerekli çalışma ve çaba temelli Allah'a tevekkül edilmesi görüşündeydi ve Kurtuluş savaşı sırasında, 25 Ağustos 1922 günü, Kocatepe'ye çıktığı zaman, orada şöyle dua etmiştir:

"Allah'ım, Senin bana verdiğin fikir ve zekâyla ben bütün planlarımı gerçekleştirdim. Bundan sonrası artık Senin mukadderatın".

5. Atatürk, Müslüman toplumların geri kalmışlığını, dini bilim ve akıl ile bağdaştırmamaları ve çalışmamalarına bağlamış ve bu görüşünü şöyle açıklamıştır:

"Düşmanlarımız bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla suçluyorlar ve duraklamamızı, düşüşümüzü buna bağlıyorlar. Bu yanlıştır. İslâm Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi din diye bin türlü kayıtlarla kayıtlı zannettiğimiz şeyler, dinimizde yoktur. Bizim dinimiz, akla en uygun ve en tabii bir dindir. Ehli İslam’ın yakalanmış olduğu zulüm ve sefaletin elbette birçok nedenleri vardır. İslam dünyası, dinin hakikatleri çerçevesinde Allah’ın buyruğunu yerine getirmiş olsalardı, bu sonuçlarla karşılaşmazlardı. Allah’ın emri çok çalışmaktır. İtiraf ederim ki düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha çok çalışmak zorundayız. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygarlık buluşlarından en üst derecede yararlanmak zorunludur. Hepimiz itirafa mecburuz ki, bu konudaki hatalarımız çok büyüktür. Bizim dinimiz, milletimize hakir, miskin ve zelil olmayı önermez. Aksine Allah da, Peygamber de insanların ve milletlerin izzet ve şerefini korumalarını emrediyor” (Atatürk'ün söylev ve demeçleri- II-95, s.69.")..

     Bu paralelde şu sözler de Atatürk'e aittir:

 “Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Bilince (şuura) aykırı, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor.”

Hangi şey ki akla, mantığa, halkın menfaatine uygundur, biliniz ki o, bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin yararına, İslam’ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın, o şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın uygun olduğu bir din olmasaydı, son din olmazdı.”

 “Bir dinîn tabii olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinî miz bunlara tamamen uygundur. Dünya’daki işlerine zarar getirmemek şartıyla salat aktivitelerini yerine getir /yani sosyal dayanışma toplantıları yap, Kur’an’ı anla ve namazını kıl, heykel yap, resim de.”.  

Yine Atatürk, bu sözlerinin son cümlesinde değindiği, Allah’ın biz insanlara verdiği akla güvenmiş ve İzmir İktisat Kongresi’ni açarken yaptığı konuşmada, bu konuda, şunları söylemiştir: 

Biliriz ki Allah, dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, nimet sahibi olsun diye yaratmıştır ve azami derecede yararlanabilmek için de, bütün kâinattan esirgediği zekâyı, aklı insanlara vermiştir.”(Şenermen S. Kalp /AKIL, İstanbul, 2014, Togan Yayınları)

6. Atatürk, biraz önce değinmiş olduğum gibi, Kur’an’a olan hakimiyeti sayesinde Bakara-143 ve Hac-78’nci ayetlerle,   Allah’ın tek dini olan İslam’ın Kur’an’a ve Hz. Muhammed’e iman eden ümmetin örnekliğine bırakıldığını anlamıştı.

Bakara-143. Ey içtenlikle iman etmiş olanlar! Sizleri açık fikirli, dürüst ve doğru yol olan orta yolu izleyen örnek bir toplum, elçiyi de aranızda bunları canlı bir uygulayıcı olarak, insanlar için örnek bir insan kıldık.

Hac-78. Ey iman edenler! Ayrıca tek Allah’a iman etme ve muhkem /değişmez ana kurallar olan buyruklarına uyma uğrunda, diğer insanlara da uyarıda bulunmak üzere, gereken çaba ve mücadele etmeyi /cihat göstermeyi de mutlaka ihmal etmeyin. Çünkü Allah, sizi bunu yapmanız için seçmiş bulunmaktadır. Sizin bu sorumluluğun altından kalkacağınıza güveniyor ve dini olan İslam'a sahiplenmenizi bekliyor. Zaten size dinî kurallarla ilgili hiçbir zorluk oluşturulmamıştır. Babanız İbrahim'in ümmeti /soyu da sizin gibi seçilmiş bir milletti. Allah gerek size ve gerekse önceki tek ilah olarak Allah'a ve bildirdiklerine inanmış ümmetlere, Müslüman ismini vermiştir.

     Yine Atatürk, Fatır-32 nci ayette, Kur’an’ın Allah tarafından İslam’ın örnekliği sorumluluğu verilen Hz. Muhammed’e iman edenlere miras bırakıldığını kavramıştır.

Fatır-32. Ya Muhammed! Senden sonra da Kur'an'ı, İslâm’ın temsilcileri olarak siz seçilmiş olan ümmetindeki insanlara miras bırakmışızdır. Fakat Kur’an’daki buyruklarımızı bilmelerine rağmen, kimi yanlış yola sapıp kendi nefslerine zulmedecekler, kimi orta yolu tutacak, kimi de Allah'ın izniyle en iyisini yapmada örnek olacaklardır. İşte Allah’ın en büyük lütfü bunlara olacaktır.

     İşte bu ayet paralelinde “Hilafetin kaldırılması” sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde şu konuşmayı yapmıştır:

“Arkadaşlar! Tanrı birdir büyüktür. Tanrısal inançların belirtilerine bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki sınıfta, iki devirde ele alınabilir. İlk devir, insanlığın çocukluk ve gençlik devridir. İkinci devir, insanlığın ergenlik ve olgunluk devridir. İnsanlık, birinci devrede tıpkı bir çocuk gibi, tıpkı bir genç gibi yakından ve maddî vasıtalarla kendisiyle ilgilenilmesini gerektirmiştir. Allah, kulları gereken olgunluk noktasına erişinceye kadar, içlerinden vasıtalarla dahi kullarıyla ilgilenmeyi Tanrı olmanın gereği saymıştır. Bu nedenle de Hz. Âdem’den itibaren bilinen veya bilinmeyen sayısız denecek kadar çok nebiler, peygamberler ve elçiler göndermiştir. Fakat Peygamberimiz aracılığı ile en son dinî hakikatleri ve uygarlığı verdikten sonra, artık insanlıkla birtakım aracılar koyarak ilişki kurmayı gerekli görmemiştir.  Ve bu nedenledir ki cenab-ı peygamber, peygamberlerin sonuncusu olmuştur ve Kur’an en eksiksiz kitaptır. Böylece her insan, artık ilahî vahiy olan Kur’an’la doğrudan ilişki kurma yeteneği ve görevinde olmakla mükelleftir.”.

Çünkü Kur’an’ı tebliğ görevinde olan Peygamberin vefatı ile, elçi kişi tarafından tebliğ yöntemi sona ermiş, canlı kitap olarak Kur’an ve Hz. Muhammed’e atfedilen ayetlere uygun pratik örnekli sözleri kalmıştır. Bu nedenle de, Hz. Muhammed’in vefatından itibaren, her iman edenin, Kur’an’ı anlaya anlaya, düşüne düşüne okuyup, din demek olan muhkem /değişmez ana kuralları öğrenme ve onlara uygun yaşamını düzenlemesi dönemi başlamıştır.

7. Atatürk, Osmanlı İmparatorluğunun sonunu getiren önemli unsurlardan birinin de İmparatorluğun son zamanlarında Arap toplumu gibi, İslâmiyet’ten uzak düşmek olduğunu ve İslâm’dan uzak hurafeler ve batıl inançlar şeklinde biçimlenmiş bir din inancının milletimizi ileri götürmesinin mümkün olamayacağını düşünüyordu.

Atatürk, Anadolu insanının gerek genel eğitim ve gerekse Kur'an bilgisi yönünden, cahil bırakılmış olmasına rağmen, tertemiz, art niyetsiz saf birer dindar ve içten Allah'a iman eden bir toplum olduğunu, özellikle Çanakkale savaşı sırasında anlamış ve Kurtuluş savaşına da, bu içten imanlılığın gerçek güç olduğuna ve silah ile sayı gücünü yeneceğine inanmış olarak başlamayı göze almıştır.

8. Atatürk’e göre, bu geri kalmışlığın gidişatını durdurmanın tek yolu, İslâm dininin gerçeklerinin insanımıza doğru olarak anlatılmasıdır. Açık biçimde, içinde hurafeleri, batıl inançları barındırmamak üzere akla, fenne, ilme uygun olan dinin, ana dildeki Kur’an’dan halka anlatılması gerekiyordu. Atatürk, Müslümanlığın gerçeklerine ve gerçek din alimlerine değil, yobazlığa, hurafelere, taassuba, dinin siyasete alet edilişine ve çeşitli maksatlarla istismar edilmesine ve bu gibi Müslümanlığa zararlı faaliyetler içinde bulunan sahte din adamlarına karşı olmuştur. İşte Kur’an’daki gerçek İslâm'a vakıf olan Atatürk, halkın dindeki doğruları Kur’an’dan öğrenmesi için Kur’an’ın Türkçe tercümesini yapma görevini TBMM’nin 1925 bütçe görüşmeleri sırasında Mehmet Akif Ersoy'a, Tefsir’i Elmalılı Hamdi’ye, Hadislerin tercümesini de Kâmil Miras’a verdirmiştir. Çünkü M. Akif, Kur'an'daki gerçek İslâm görüşündeydi ve şiirinde şunu söylüyordu

"Nebi'ye atf ile binlerce herze uydurdun /Yıktın da din-i mübin-i yeni bir din kurdun".

Tercümeye başlayan M. Akif Ersoy, Kahire'ye Elçiliğe atanınca, Mısır Kralı olan Fuad'ın düşüncesini yürütmek konumundaki El Ezher Üniversitesi'nin Rektörü ile buluşup bu görevi anlatıp, "Zinhar, Kur'an sadece Arapça olmalıdır" direnci ile karşılaşınca tercüme etmekten vazgeçmiş ve bu nedenle de Atatürk ile arası açılmıştır. Ne gariptir ki, 2 yıl sonra aynı Rektör, Kral Fuad'ın yerine geçen oğlu Kral Faruk’un farklı görüşü paralelinde fikir değiştirmiş ve Kur'an'ın başka toplumların anlaması amacıyla, o toplumun ana diline çevrilmesi konusunda fetva vermiştir. Ersoy'un vazgeçmesi üzerine, Kur’an’ın tercüme edilmesinde de Elmalı'lı Hamdi Yazır görevlendirilmiş ve Atatürk'ün bizzat kendi maaşından 10 Bin lira vermesi ile 1935 yılında tamamlanan Türkçe Kur'an ve Tefsirler, bütün Müftülüklere dağıtılmıştır. Kamil Miras’ın hadisleri tercümesi ise 1928 yılında tamamlanmıştır.

     Atatürk, Kur’an’ın özgün Arapça okunmasını da takdir ederek, güzel sesle okunmasını özendirmiş ve Kur'an'ın ve Ezan'ın önce Arapça okunmasını, akabinde okunanın mutlaka Türkçe anlamının da okunmasını istemiştir. Fakat içleri fesat olanlar, Atatürk sanki sadece Türkçe okunmasını istemiş şeklinde propaganda yapmışlardır.

     Bu arada Atatürk, yine 1934 yılında bütün dindarları kucaklamak ve Kur'an'daki gerçek İslâm'ın muhkem /değişmez ana kurallarının öğrenilmesi amacıyla “Dinin özüne dönüş projesi”ni başlatmış ve bu çerçevede aydınların İslam dinine sahiplenmelerini istemiştir. Fakat vefatından sonra maalesef aydınlar, Kur'an ve din ile ilgilenmemeyi, ibadet yerlerinden uzaklaşmayı çağdaşlık olarak görme yanılgısına düşmüşler ve projeyi devam ettirmemişlerdir. Böylece de aydınlar tarafından sahiplenilmeyip başıboş bırakılan Kur’an ve din, Atatürk'ün vefatından sonra Kur’an’ın dininden, geleneklerin ve kişilerin kendi görüşlerine göre yorumladığı "İnsanların Dinine" dönüştürülmüş haline getirilerek öyle devam ettirilmiştir. Buna göre, İslâm dininin ülkemizdeki şu andaki halinde, aydınlarımızın büyük bir vebali vardır.

“Kur’an, Din ve Atatürk” konusuna sonraki yazım ile İnşallah devam edeceğim.

NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR” ve “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”

 

  FACEBOOK YORUM
Yorum

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 30 26 1 3 68 20 81 +48
2 Fenerbahçe 30 25 1 4 79 25 79 +54
3 Trabzonspor 30 15 11 4 51 40 49 +11
4 Beşiktaş 30 14 12 4 40 36 46 +4
5 Kasımpaşa 30 12 11 7 53 55 43 -2
6 Başakşehir FK 30 12 12 6 38 35 42 +3
7 Çaykur Rizespor 30 12 12 6 36 47 42 -11
8 Antalyaspor 30 10 9 11 35 33 41 +2
9 Adana Demirspor 30 9 9 12 46 39 39 +7
10 Alanyaspor 30 9 9 12 38 42 39 -4
11 Sivasspor 30 9 10 11 36 43 38 -7
12 Samsunspor 30 10 14 6 35 41 36 -6
13 Kayserispor 30 10 11 9 36 43 36 -7
14 MKE Ankaragücü 30 7 11 12 36 39 33 -3
15 Hatayspor 30 7 11 12 36 40 33 -4
16 Konyaspor 30 7 11 12 31 42 33 -11
17 Gaziantep FK 30 8 15 7 34 44 31 -10
18 Fatih Karagümrük 30 7 14 9 34 38 30 -4
19 Pendikspor 30 7 15 8 34 61 29 -27
20 İstanbulspor 30 3 20 7 22 55 13 -33
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 27 21 5 1 64 23 64 +41
2 Göztepe 27 17 5 5 45 15 56 +30
3 Sakaryaspor 27 13 6 8 41 28 47 +13
4 Çorum FK 27 13 8 6 44 28 45 +16
5 Kocaelispor 27 13 8 6 39 31 45 +8
6 Bodrumspor 27 12 7 8 35 19 44 +16
7 Boluspor 27 12 8 7 26 28 43 -2
8 Bandırmaspor 27 11 8 8 37 24 41 +13
9 Gençlerbirliği 27 10 7 10 31 26 40 +5
10 Erzurumspor FK 27 10 7 10 26 21 37 +5
11 Ümraniyespor 27 9 12 6 32 39 33 -7
12 Keçiörengücü 27 8 11 8 24 33 32 -9
13 Manisa FK 27 7 10 10 33 33 31 0
14 Şanlıurfaspor 27 6 12 9 23 30 27 -7
15 Tuzlaspor 27 7 14 6 26 43 27 -17
16 Adanaspor 27 8 16 3 21 40 27 -19
17 Altay 27 5 19 3 12 55 15 -43
18 Giresunspor 27 2 21 4 12 55 7 -43
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 30 21 5 4 67 26 67 +41
2 Bucaspor 1928 30 18 3 9 46 19 63 +27
3 Van Spor FK 30 19 5 6 50 31 63 +19
4 1461 Trabzon FK 30 16 6 8 56 32 56 +24
5 Yeni Mersin İdman Yurdu 30 15 6 9 42 25 54 +17
6 Ankaraspor 31 14 6 11 39 26 53 +13
7 Ankara Demirspor 30 13 12 5 35 32 44 +3
8 Karacabey Belediye Spor 31 11 10 10 32 29 43 +3
9 Beyoğlu Yeniçarşıspor 30 12 13 5 35 31 41 +4
10 Diyarbekir Spor 30 11 12 7 32 30 40 +2
11 Kırklarelispor 31 9 12 10 24 34 37 -10
12 Hes İlaç Afyonspor 30 8 11 11 18 28 35 -10
13 Nazilli Belediyespor 31 10 13 8 35 49 35 -14
14 Altınordu 30 8 12 10 34 31 34 +3
15 Serik Belediyespor 31 8 13 10 25 34 34 -9
16 Zonguldak Kömürspor 30 7 15 8 29 49 26 -20
17 Kırşehir Futbol SK 31 5 20 6 28 61 21 -33
18 Bursaspor 30 5 17 8 22 50 20 -28
19 Adıyaman FK 30 3 22 5 20 52 14 -32
Takım O G M B A Y P AV
1 Aliağa Futbol A.Ş. 24 17 0 7 50 12 58 +38
2 Kepezspor FAŞ 23 18 1 4 47 11 58 +36
3 52 Orduspor FK 24 12 7 5 30 22 41 +8
4 Ayvalıkgücü Belediyespor 23 11 6 6 28 19 39 +9
5 Edirnespor 23 11 8 4 37 22 37 +15
6 İnegöl Kafkas GK 23 9 6 8 24 23 35 +1
7 Mardin 1969 Spor 23 10 9 4 31 26 34 +5
8 K.Çekmece Sinopspor 24 9 9 6 33 25 33 +8
9 Artvin Hopaspor 23 8 8 7 30 22 31 +8
10 Karabük İdmanyurdu Spor 23 9 10 4 21 31 31 -10
11 Talasgücü Belediyespor 24 8 14 2 24 37 26 -13
12 Kırıkkalegücü FK 23 6 12 5 18 29 23 -11
13 Gümüşhanespor 24 4 11 9 18 37 21 -19
14 Malatya Arguvanspor 23 2 17 4 9 40 10 -31
15 Tarsus İdman Yurdu 23 2 18 3 16 60 9 -44
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 İstanbulspor vs Çaykur Rizespor
 02/04/2024 Antalyaspor vs MKE Ankaragücü
 02/04/2024 Galatasaray vs Hatayspor
 02/04/2024 Gaziantep FK vs Alanyaspor
 03/04/2024 Sivasspor vs Fatih Karagümrük
 03/04/2024 Fenerbahçe vs Adana Demirspor
 03/04/2024 Kayserispor vs Kasımpaşa
 03/04/2024 Konyaspor vs Trabzonspor
 04/04/2024 Başakşehir FK vs Beşiktaş
 04/04/2024 Samsunspor vs Pendikspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 Keçiörengücü vs Çorum FK
 02/04/2024 Şanlıurfaspor vs Sakaryaspor
 02/04/2024 Boluspor vs Gençlerbirliği
 02/04/2024 Manisa FK vs Bodrum FK
 03/04/2024 Tuzlaspor vs Ümraniyespor
 03/04/2024 Adanaspor vs Eyüpspor
 03/04/2024 Altay vs Bandırmaspor
 03/04/2024 Kocaelispor vs Göztepe
 04/04/2024 Erzurumspor FK vs Giresunspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Diyarbekir Spor vs Nazilli Belediyespor
 03/04/2024 Esenler Erokspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
 03/04/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Altınordu
 03/04/2024 Kırklarelispor vs Bucaspor 1928
 03/04/2024 Kırşehir Futbol SK vs Adıyaman FK
 03/04/2024 Van Spor FK vs Ankaraspor
 03/04/2024 Yeni Mersin İdman Yurdu vs Karacabey Belediye Spor
 03/04/2024 Zonguldak Kömürspor vs Bursaspor
 03/04/2024 1461 Trabzon FK vs Ankara Demirspor
 03/04/2024 Kırklarelispor - Bucaspor 1928 Kırklarelispor ligde evindeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Kırklarelispor yenilmez
 03/04/2024 Diyarbekir Spor - Nazilli Belediyespor Diyarbekir Spor ligdeki son 5 maçında hiç kazanamadı  Nazilli Belediyespor yenilmez
 03/04/2024 Van Spor FK - Ankaraspor Van Spor FK ligde evindeki son 7 maçını kazandı  Van Spor FK kazanır
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Artvin Hopaspor vs Edirnespor
 03/04/2024 Ayvalıkgücü Belediyespor vs Gümüşhanespor
 03/04/2024 K.Çekmece Sinopspor vs İnegöl Kafkas GK
 03/04/2024 Malatya Arguvanspor vs Kepezspor FAŞ
 03/04/2024 Mardin 1969 Spor vs Aliağa Futbol A.Ş.
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Kırıkkalegücü FK
 03/04/2024 52 Orduspor FK vs Karabük İdmanyurdu Spor
 03/04/2024 52 Orduspor FK - Karabük İdmanyurdu Spor 52 Orduspor FK ligde evindeki son 5 maçını kazandı  52 Orduspor FK kazanır
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu - Kırıkkalegücü FK Kırıkkalegücü FK ligde deplasmandaki son 8 maçında hiç kazanamadı  Tarsus İdman Yurdu yenilmez
HABER ARŞİVİ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI