11-05-2021 14:36:40 Son Güncelleme: 11-05-2021 14:54:40

Tadında Seyahat bundan sonra Dünya Lezzetleriyle Manşetteyiz Web Tv’de!

Yıllardır bizlerle hem blog hesabından hem de Instagram sayfasında lezzet yolculuğuna götüren Tadında Seyahat bundan sonra her Perşembe Manşetteyiz Web Tv’de sizlerle dünya lezzetlerinden pratik tarifler paylaşacak. Gerçekleştirdiğimiz dolu dolu röportajın 1. Bölümünü ister izleyebilir ister okuyabilirsiniz.
Tadında Seyahat bundan sonra Dünya Lezzetleriyle Manşetteyiz Web Tv’de!

Röportaj: Cansu Yalçınkaya

Yıllardır bizlerle hem blog hesabından hem de Instagram sayfasında lezzet yolculuğuna götüren Tadında Seyahat bundan sonra her Perşembe Manşetteyiz Web Tv’de sizlerle dünya lezzetlerinden pratik tarifler paylaşacak. Gerçekleştirdiğimiz dolu dolu röportajın 1. Bölümünü ister izleyebilir ister okuyabilirsiniz.

Birçoğumuz @tadindaseyahat hesabını Instagram üzerinden takip ediyoruz. Bu inanılmaz lezzetli hesabın arka planında olan Gürhan Kara’yı hepimiz tanımıyor. Bu inanılmaz keyifli röportajla Gürhan Kara’yı ve @tadindaseyahat hesabını biraz daha yakından tanıyacağız.

Röportajımıza başlamadan önce tabi ki Manşetteyiz ekibi olarak Gürhan’ın doğum günü olduğunu duyduk ve kendisine minik bir sürpriz yaparak online kutlama yaptık.

O zaman haydi Gürhan Kara’ya bağlanalım.

 

Önce bir Gürhan Kara’yı biraz tanıyabilir miyiz?

2013 yılından beri hobi olarak yemek ve seyahat yazarlığı yapıyorum. Daha doğrusu bloggerlığı yapıyorum. Bunun dışında da bir Üniversite de uzun bir süredir 2008’den beri çalışıyorum. Uluslararası Ofis Direktörlüğü yapıyordum sonrasında Üniversitenin Gastronomi bölümüne transfer oldum. 2 sene orada iş geliştirme koordinatörlüğü yaptım. Ardından da çok daha yeni Nisan başında konservatuar bölümünde koordinatörlük yapmaya başladım. Orada da yine gastronomi ile ilgili olan etkinlikleri yapacağım. Sanat ve gastronominin bir araya geldiği etkinlikler düzenlenmesi planlanıyor. Bunların da koordinasyonun sağlanmasını ben yapacağım.

Aslında yeme-içme ile olan ilişkim bir hobiyken eğitimini aldım ve işimle bir araya geldi.

TadındaSeyahat.com bloğumun adı. Yemek ve seyahat içeriklerimi yazdığımı bloğun adı. Bunun dışında da Instagramda aktif içerik üretiyorum yine @tadindaseyahat adım orada. Geçmişime bakacak olursak üniversitede master eğitimim gastronomiyle ilgili değil. Siyaset Bilimi okudum Bilkent Üniversitesinde ardından Amerika’da işletme masterı yaptım. 2019 yılında Fransa Le Cordon Bleu Paris’te ileri seviye tat programına katıldım. Yüksek lisans derecesiyle mezun oldum ve bir gastronomi diplomam olmuş oldu.

Aslında yeme-içme ile olan ilişkim bir hobiyken eğitimini aldım ve işimle bir araya geldi. Böylelikle profesyonel yaşantıma taşımış oldum.

Sen yiyecek ve seyahati kombinleyen bir influencersın. Peki bu yolculuğa nasıl başladın?

Yemekle olan ilişkim eskinden üniversite yıllarımdan beri vardı. İlgim şu şekildeydi evde yemekler yapardım, arkadaşlarımı davet ederdim, mümkün olduğunca dışarıda farklı restaurantlara gitmeyi severdim ama o yıllarda benim üniversitede okuduğum 90’ların sonu 2000’lerin başı Ankara’da okudum ve dünya mutfaklarına yönelik çok fazla alternatif Ankara’da yoktu.

Asıl yemek ve dünya mutfaklarıyla tanışmam eğitim aldığım Amerika’da Los Angeles şehrinde oldu.

Asıl yemek ve dünya mutfaklarıyla tanışmam eğitim aldığım Amerika’da Los Angeles şehrinde oldu. Orası tabi dünyanın her tarafından bir sürü milletin bir arada yaşadığı bir şehir. Türkiye’ye döndükten sonra da içimdeki o yeni yemekler deneme ve yeni mutfaklar, kültürler tanıma isteği hiçbir zaman bitmedi.

Hep hayalimde uluslararası bir iş bulayım içinde seyahatte olsun, farklı yerlere gidebileceğim ve beni geliştirebilecek bir iş olsun. Ve bu hayalim gerçekleşti. Şu anda çalıştığım üniversitede uluslararası ofiste olan bir pozisyona başvurmuştum ve kabul edildim. Networkingler kurmak için

Farklı ülkelere gidiyorduk. Avrupa ülkelerine ve  Amerika’ya çok sık gidiyorduk. Mesela fuar varsa bittiği an ben hemen gidiyordum o şehir de neresi görülebilir, neresi gezilebilir ya da hangi mutfak denenebilir, oranın yemek zevki ve yerel lezzetleri nasıl bunları araştırmaya çalışıyordum.

Gittiğim yerlerde küçük küçük fotoğraflar çekmeye başladım ve çektikçe Facebook’ta veya Flickr da paylaşıyordum.

Tabi bunları 2008’ler ve 2009’larda sosyal medya çok fazla yoktu işte bir Facebook vardı. Gittiğim yerlerde küçük küçük fotoğraflar çekmeye başladım ve çektikçe Facebook’ta veya Flickr da paylaşıyordum. Bir süre sonra bu paylaşımlar Facebook platformu üzerinden yeterli olmadığına kanaat getirdim ve ben bu kadar geziyorum, deneyimliyorum üstüne bir de fotoğrafta çekiyorum bunları bir yerde oturup saklayıp kendi kendime anlatmayacağım herhalde dedim. İnsanlara ulaştırmanın bir yolunu bulmam lazım dedim.

Blog sayfamı 2013 yılında açtım.

Bunu aslında çok yıllar öncede blog açmış olan çoktan başlamış olan insanlar var ben biraz daha buna geç uyanmış oldum ama yine de başladığım zaman çokta Türkiye için geç bir zaman değildi.

Blog sayfamı 2013 yılında açtım. İlk başta hatta İngilizce başladım çünkü çok uluslararası bir ortamda çalışıyordum çok fazla tanıdığım yabancı vardı. Onlara en azından bildiklerimi aktarırım diye uluslararası bir dil olsun istedim.

Sonra baktım ki zaten bu işi İngilizce yapan fazla kişi var ama Türkçe yok o yüzden Türkçeye döndüm. Tadında Seyahat adında bloğumu açtım 2013 yılında. İlk bir yılın sonunda tanınan bir blog haline geldi. Türkiye olsun Yurtdışı olsun davetler almaya başladım ve bundan sonrası hızlı bir ivme kazandı ve bugünkü haline gelmiş oldu diyebilirim.

Aynı zamanda Le Cordon Bleu Paris mezunusun bize biraz bu serüveninden bahsedebilir misin?

Dediğim gibi bu işin eğitimini almadım ama benim deneyimim vardı. Ben yıllardır bu deneyimlerimi biriktirdim ve gastronomi alanında bu şekilde bir tecrübeye sahibi oldum. Hep böyle planımda bir eğitim almak vardı ve ne yapabilirim yüksek lisans yapabilirim diye düşünüyordum. Ama yüksek lisans yapmak içinde çalıştığım işin temposuyla birlikte bunu yapmak zordu. O yüzden hep böyle kısa ne yapabilirim, farklı program ne var araştırıyordum yurtdışına da bakıyordum. Gerekirse 1 ay filan izin alıp gidip eğitim alırım diye düşünüyordum.

Baya araştırdım sonunda Le Cordon Bleu Paris University of Reims adlı üniversitenin birlikte ortak düzenlediği bir programı buldum “Tatta ileri çalışmalar” diye. Bu iki haftalık yoğunlaştırılmış bir program. Yani iki hafta boyunca sabahtan akşama kadar her gün ders alıyorsunuz Cumartesi ve Pazar dahil. Konusunda uzman kişilerden ders alıyorsunuz. Sonunda da bir sınava giriyorsunuz ve bir tez yazıyorsunuz. Bu tezin sonunda da eğer teziniz kabul olursa yüksek lisansa eşdeğer bir diplomanız oluyor.

Instagram’ın lanse edildiğinde bir mecranın bu kadar hızlı gelişip yayılması hakkında ne düşünüyorsun?

Yok düşünmezdim. Benim için blog vardı yani ilk önemli şey blogdu. Bloğumla ilgili şeyleri Facebook hesabımda duyururdum. O zamanlar Instagram ilk çıktığı zamanlar her şey sınırlıydı. Fotoğraf formatı kare şeklinde paylaşabiliyordun, link verme yoktu ve hikaye zaten yoktu.

O yüzden orada daha böyle seyahate yönelik fotoğraflar paylaşıyordum o şekilde başlamıştım.

Ama hiçbir fikrim yoktu Instagram bu kadar büyük bir mecra haline gelecek ve influencer denilen olguyu yaratacak gibi şeylerin oluşacağı ile ilgili önceden tahminlerim hiç yoktu.

Yok yani zaten Instagram işbirlikleri benim için ilk başlarda yoktu.

 

Bu mecradan para kazanacağın aklına gelir miydi?

Yok yani zaten Instagram işbirlikleri benim için ilk başlarda yoktu. Sonradan 2015’e doğru  daha çok yoğunlaşan bir şeydi. O yüzden hani o sıralar nasıl olurdu Instagram işbirlikleri nasıl oluyordu bilmiyorum. Biz de şöyle oluyordu mekanlar davet ediyordu biz daha çok yemekle ilgili isimler olduğumuz için gidip tadımlarına katılıyorduk seyahat olunca da hava yolların düzenlediği gezilere katılıyorduk. Çok daha sonraları olduğu için ilk başta bunları açıkçası ön görmüyordum.

İlk girdiğin dönemde influencer olmakla şimdi influencer olmak ne demek?

Şu vardı benim dönemimde blogger vardı herkese blogger deniliyordu. O yüzden yani bloğu olmayan insan bile atıyorum bir yerde tanınıyorsa blogger deniliyordu. Yani influencerın aslında o zamanki asıl ismi bloggerdı diyebilirim. Sonradan blogger ismi bırakıldı bize bile blogger denilmemeye başladı. Instagramla birlikte influencer ismi ön plana çıkmaya başladı. Yani benim düşüncem sanki influencerlık Instragramdaki yüksek takipçi isimlerle birlikte ortaya çıkmış oldu. Çünkü oradaki ürün/marka çalışmaları, etkileşimler etkileyen (influence) eden insana denilmeye başladı. Daha çok Instagramın yarattığı bir kavram oldu.

Nelerden ilham alırsın?

Beni görsel olan estetik olan şeyler çok etkiliyor. Zaten hatırladığım yemek tariflerinde de dikkat etmişsindir hesabımda sunuma çok önem veriyorum. Sunum güzel görünmeli. “A ne güzel bir şey ne güzel görünüyor.” Hissi uyandırmayı seviyorum insanlarda. Bende de o tür his uyandıran kişiler ve hesaplar ya da mekanlar beni etkileyen bana ilham veren şeyler oluyor.

  HABER VİDEOSU

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI