04-11-2021 21:02:59 Son Güncelleme: 04-11-2021 21:06:59

Sedef hastalığıyla ilgili en merak edilen detaylar...

Ciltte açık pembe veya kırmızı lekeler olarak görülen sedef hastalığı, kronik bir hastalık olarak tanımlanıyor. Diz, dirsek, saçlı deri ve kuyruk sokumuna sık yerleşen bu hastalık hakkında bilinmesi gerekenleri, Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sibel Alper anlattı.
Sedef hastalığıyla ilgili en merak edilen detaylar...

Sedef hastalığı nasıl ortaya çıkar?

Sedef hastalığı toplumda sık görülen, alevlenmelerle birlikte uzun süre devam eden bir hastalıktır. Genellikle keskin sınırlı, üzerinde hastalığa ismini veren sedef (gümüş) renginde kepeklenmeler (pullanmalar) bulunan kızarıklıklar ile ayırt edilir.

Genetik geçişli bir hastalık mıdır?

Sedef hastalığı tüm dünyada yaygındır; genetik ve çevresel faktörler sıklığını etkiler. Hastalığa yatkınlık ebeveynlerden çocuğa aktarılabilir, ancak çocukta hastalık görülmeyebilir. Her 100 kişiden bir veya iki kişide ortaya çıkar. Erkek ve kadınlarda eşit sıklıktadır. Genellikle 15-30 yaşlarında başlar.

Sedef hastalığına yol açan faktörler nelerdir?

Nedeni kesin olarak bilinmemektedir; bağışıklık sistemi, genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Çevresel faktörler (streptokoklara bağlı boğaz enfeksiyonları, ilaçlar [kortizon, lityum, bazı tansiyon ilaçları, aspirin vb], aşırı alkol alımı, sigara, kaşıma, keselenme, güneş yanığı vb.) ve ruhsal stres hastalığı başlatabilir veya alevlendirebilir.

Temasla bir başkasına bulaşır mı?

En önemlisi hastalık temasla kimseye bulaşmaz. Aile ve toplum desteği çok değerlidir.

Sedef hastalığının belirtileri nelerdir?

En sık görülen deri belirtileri belirtileri oval veya yuvarlak, gümüş renginde pullanmalarla kaplı, deriden kabarık kızarıklıklardır. Diz, dirsek, saçlı deri ve kuyruk sokumuna sık yerleşir. Bazen koltuk altı, kasık, meme altı, kalçaların arası, diz arkası, dirsek iç yüzü ve boyun gibi kıvrım yerlerine de yerleşebilir. Avuçlar ve ayak tabanında görülebilir.

Her 10 hastadan 2’sinde ve 40’lı yaşlarda eklem tutulumu ortaya çıkar. En sık parmak ve bel eklemleri tutulur. Sabah tutukluğu veya uzun süre oturma, ayakta kalma ile gelişen tutukluk, el veya ayak parmaklarında şişlik (“sosis parmak” görünümü) gibi belirtilere neden olur. Eklem tutulumunda, tırnak tutulumu da sıktır. Genellikle hastalığa ait deri belirtileri eşlik eder.

Hastaların yaklaşık yarısında tırnaklar etkilenir. Tırnak yüzeyinde toplu iğne başı büyüklüğünde çukurcuklar, tırnağın yatağından ayrılması, tırnak altında sarımsı renklenme (yağ lekesi görünümü), tırnağın bir bölümünün kaybı ve tırnağın serbest bölümünün altındaki deride kalınlaşma sık görülen değişikliklerdir.

Sedef hastalığının tanısı klinik bulgularla konabilir. Nadiren deri biyopsisi gerekebilir.

 

 

Sedef nasıl bir hastalıktır? Tamamen iyileşmek mümkün mü?

Alevlenmeler ve iyilik dönemleri ile genellikle uzun süreli bir hastalıktır. Hastalığın belirtileri ve şiddeti kişiden kişiye, hatta aynı kişide zaman içinde değişebilir. Hastalarımızın %85’inde hafif seyreder.

Özellikle şiddetli sedef hastalığı olanlarda kalp damar hastalıkları için yatkınlığa yol açan, kan yağlarında artışa, tansiyon yüksekliğine ve şeker hastalığına sık rastlanmaktadır. Yine obezite (aşırı kilo) ve iltihaplı barsak hastalığı da sık görülmektedir.

Sedef hastalığı nasıl tedavi edilir?

Sedef hastalığı ömür boyu süren bir hastalıktır ancak önlemlerle ve uygun tedavi ile kontrol altında tutulabilmektedir. Hastalığı alevlendirebilecek ilaçlar ve davranışlardan (kaşıma, banyoda liflenme, kese, vb.) kaçınılmalıdır. Sınırlı tutulumlu sedef hastalığında öncelikle yerel tedaviler seçilmektedir (deri yüzeyindeki kepekleri uzaklaştıran ilaçlar, kortizonlu ilaçlar, kalsipotriol [sentetik D vitamini], kalsinörin inhibitörleri).

Dirençli, yaygın hastalıkta metotreksat, siklosporin-A, asitretin (sentetik A vitamini) ve fototerapi kullanılır. Bunlara yanıt yoksa biyolojik ajanlar seçilebilir. Biyolojik ajan tedavileri psoriasis tedavisin büyük aşamadır ve tedavi hedefi %90 üzerinde iyileşmedir. Tedavi seçimi ve süresinde pek çok faktör etkilidir.  

Tedavide hekim, hasta ve hasta yakınları işbirliği içinde olmalıdır. Tıbbi tedavi yanı sıra kronik hastalıklarda yaşam boyu sağlıklı bir diyetle beslenmek önemlidir. Bunun dışında hastalığın doğrudan bağlantılı olduğu özel bir diyet yoktur. Gereksiz besin yasaklarından uzak durulmalıdır.

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI